Merkez Bankası faiz kararı ekonomide en önemli denge unsurlarından bir olurken, bu faizi neden bu kadar yakından takip ediyoruz? Sadece TL’nin değerini değil paranın maliyetini de etkileyen bu faiz oranın hayatımızda neleri etkilediğine dönüp birlikte bakalım.
TCMB’nin 23 Eylül 2021 tarihinde indirime geçtiği 2023 seçimlerinin ardından değişen ekonomi yönetimiyle birlikte yeniden yükselişe geçen faizler, dünyada da çok tartışılırken, Türkiye’de ana odakta yer alıyor. Peki neden bu kadar çok tartışılıyor?
Tam 2 yıl önce yüzde 19 seviyesinden başlayan indirim süreci yüzde 8,5’te sonlanmıştı. Ancak tüm dengeler alt üst olmuş, 2023 yılında yapılan seçimlerin ardından değişen ekonomi yönetimiyle yeniden yükselişe geçmişti. 4 ay içinde de yüzde 8,5 seviyesinden yüzde 30 seviyesine geldi.
TLREF Bazlı Ticari Krediler: Bankaların faiz riskini almamak adına 2023 yılında yüklendiği TLREF bazlı kredilerde 22 Haziran 2023 tarihinde oran yüzde 9,32 olurken, şu dönem yüzde 28,5’e çıktı.
Referans faiz oranı politika faizi yüzde 8,5’ken yüzde 10,31 oranındaydı. Eylül 2023’te yüzde 25 ile yüzde 31,25’e, Yüzde 30 ile de Ekim 2023’te yüzde 38’e çıkacak. 4 ayda referans faiz oranı neredeyse 4 kat artmış oldu.
TCMB politika faizine bağlı olarak referans faiz oranında bireysel ve ticari kredilerde uygulanan faiz limitleri de değişiyor. Referans faiz arttıkça bankaların üst faiz oranı da artışa geçiyor.
Kredilerde de ihtiyaç, konut, taşıt ve ticari kredilere bakıldığında Haziran 2023 başında ihtiyaç kredisi faizi yüzde 40, taşıt kredisi faizi yüzde 30,88, KMH dahil ihtiyaç kredisi faizi yüzde 26,25, konut kredisi faizi yüzde 18,05 ve ticari kredi faizleri de 14,95 oranında görülüyor.
Mevduatta da işler karışık, en yüksek faiz oranı 3 aya kadar vadeli mevduatta görünürken, 2021 Ekim başında yüzde 18 olan mevduat faizi, Haziran 2023 başında yüzde 37,39 olmuş, ay sonunda yüzde 42’ye kadar çıkmıştı. Şu anda da aynı seviyeye gelmiş görülüyor.
Hayatımızda etkilerini bu şekilde gördüğümüz TCMB politika faizinde amaç paraya ulaşımın zorlaşarak özellikle iç tüketimin azalması olurken, ticari kredilerde yatırımı etkilememesi de önemli bir karşıt durum oluyor.